Merhaba Yeni Yaşım

Merhaba Yeni Yaşım

🎂 Dün Benim Doğum Günümdü
Bu yıl, sadece bir yaş daha almadım… Başka bir dilde, başka bir iklimde, başka bir hayata yeniden doğdum.

Çok gezdim, çok öğrendim, hep yeni deneyimlerin peşinden gittim ama… bu sefer bambaşka.
Bu seferki gerçek bir göç hikâyesi.

İzmir’de sevdiğim işimi, aşina olduğum sokakları, güneşi bol günleri, gece saat 3 lere kadar süren dost meclislerini, kahkahaları bıraktım.

Koca bir hayatı, 1 tır ve 1 kamyona sığdırıp, yalnızca 4 valizle İsveç’e geldik.
Ve burada, Göteborg’un tam kalbinde, eski bir binada yaşamaya başladık.

Avrupa’ya ilk seyahatimde sokaklarda yürürken, o zarif eski binaları görüp içimden “Ayy keşke ben de böyle bir yerde yaşasam…” demişliğim vardı.
İşte şimdi, o hayalini kurduğum binadayım.
Evet, eski olmasından kaynaklanan bazı zorlukları var ama ağzından çıkan hayalini yaşayabiliyor olmak tarifsiz bir keyif.

İlk defa kendi eşyalarımızı geride bırakıp burada eşyalı bir ev tuttuk.
Evde çamaşır makinesi yok, onun yerine apartmanın diğer sakinlerinin yaptığı gibi çamaşır odasında yıkıyoruz çamaşırları.
Başta tuhaf geliyordu ama artık alıştım, sıradanlaştı. “This is the Swedish way of life” diyorlar biz de bunu deneyimliyoruz.
İlk kez ikinci el dükkânından alışveriş yaptım — şimdilik saksı ve ayakkabı çekeceği aldım ama benim için kocaman bir adım.

İzmir’de her yere arabayla giderken burada toplu taşımanın keyfini çıkarıyorum.
Sessiz tramvaylar, rahat otobüsler, günün her saatinde oturabiliyor olmanın konforu… Cam kenarında oturup insanları izlerken bazen diyorum ki:
“Toplu taşımada oturarak seyahat etmek lüks değilmiş, hayat böyle de yaşanabiliyormuş.”

🌿 Ve doğa…

Göteborg’un her yerinden yeşil fışkırıyor. Gözlerim yeşilin her tonuna doydu.
Merkezde bile dev parklar, ağaçlar, kanallar, göller…Parklarda binbir çeşit kuşlar, kanal ve göllerde farklı farklı ördek türleri, kuğular…

Sabahları martı çığlıklarıyla uyanmıyorum artık.
Onun yerini bambaşka, sakin kuş sesleri aldı.
Ve gün… bu aralar sabah 4’te ağarıyor, gece 11 buçukta anca kararıyor.
Bu durumu St. Petersburg da deneyimlemiştik ama orada turisttik. Şimdi ise durum başka…

Her şeyin bu kadar farklı olması, bazen büyüleyici, bazen zorlayıcı.
Ama galiba en çok da özlemle yoğrulmuş bir yıl oldu.
Ailemi, dostlarımı… çok özlüyorum.
Ama “Keşke Türkiye’de olsaydım” demiyorum.
“Keşke onlar da burada olsaydı, bu hayatı birlikte deneyimleseydik” diyorum.
Bu hissi tarif etmek zor… hem iç burkan, hem iç ısıtan bir duygu.

🕊️ Buradaki insanlar nazik, hayat yavaş, keyifli ve huzurlu. Birşey sormazsan, seninle ilgilenmiyorlar, soğuk gibi görünüyorlar ama herhangi birşey sorduğunda yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bu yaşım çok kıymetli… Sanırım kendime en çok yaklaştığım yıllardan biri oldu bu.
Kendime, cesaretime, uyum sağlama gücüme minnet duyuyorum…

🎈 Bugün 46 yaşındayım.
Yeni bir ülkede, yeni bir dilde, ama hâlâ aynı Özge…
Hâlâ yeni şeyler öğrenmek ve öğretmek için can atan, hâlâ üretmeye açık, hala kendi değerleri olan, hâlâ hayata kocaman gözlerle bakan biri.
İyi ki doğmuşum.
İyi ki yola çıkmışım.
İyi ki değişimden korkmamışım.